YABANCI MAHKEME KARARLARININ TANINMASI VE TENFİZİ (YABANCI MAHKEME KARARLARININ TÜRKİYE'DE UYGULANMASI
- Mücahit Çeliksoy
- 4 gün önce
- 4 dakikada okunur
Tenfiz Kavramı ve Hukukî Niteliği

Tenfiz, yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de icra kabiliyeti kazanması, yani Türk ilâmı gibi yerine getirilebilmesi anlamına gelir. MÖHUK m.50/1’e göre, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş kararların Türkiye’de icra edilebilmesi, Türk mahkemesinden alınacak tenfiz kararına bağlıdır.
Bu yönüyle tenfiz, yabancı mahkeme kararının icra edilebilirliğini sağlayan bir yargısal izin niteliğindedir.
Ayrıca m.50/2 hükmü gereğince, yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklara ilişkin hükümler için de tenfiz istenebilir. Böylece, ceza davası sonucunda verilen tazminat gibi özel hukuk karakterli hükümler de Türkiye’de icra edilebilir hale gelir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
MÖHUK m.51’e göre, tenfiz istemleri hakkında görevli mahkeme Asliye Mahkemesidir.
Yetkili mahkeme ise şu şekilde belirlenmiştir:
Tenfiz istenen kişinin Türkiye’de yerleşim yeri mahkemesi,
Yerleşim yeri yoksa sakin olduğu yer mahkemesi,
Türkiye’de yerleşim yeri veya ikametgahı bulunmayanlar için Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden biri yetkilidir.
Tenfiz İstemi ve Dilekçeye Eklenecek Belgeler
Tenfiz istemi, m.52 uyarınca hukukî yararı bulunan herkes tarafından yapılabilir. İstek bir dilekçe ile sunulur ve dilekçede; tarafların kimlik ve adres bilgileri, ilâmı veren mahkemenin adı, karar tarihi ve numarası, hükmün özeti ve eğer kararın bir kısmı için tenfiz isteniyorsa o kısmın belirtilmesi gerekir.
MÖHUK m.53’e göre dilekçeye şu belgelerin eklenmesi zorunludur:
Yabancı mahkeme ilâmının onaylı aslı veya örneği ve onaylı Türkçe tercümesi,
İlâmın kesinleştiğini gösteren belge ve onun da onaylı tercümesi.
Tenfiz Şartları
MÖHUK m.54, tenfiz kararının verilebilmesi için gerekli şartları dört başlık altında düzenlemiştir:
a) Türkiye ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) bulunmalıdır. Bu, iki ülke arasında ya bir anlaşma, ya da fiilî uygulama veya kanun hükmü düzeyinde tanıma–tenfiz imkanının varlığını ifade eder.
b) İlâm, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olmalı veya yetkisiz bir mahkemece verilmişse taraflardan biri buna itiraz etmemelidir.
c) Hüküm, Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamalıdır. (Örneğin Türk hukukunun temel değerleriyle bağdaşmayan bir karar tenfiz edilemez.)
ç) Davalı, kararın verildiği yabancı mahkeme önüne usulüne uygun çağrılmış olmalı veya temsil edilmiş bulunmalıdır. Aksi halde, kişi bu hususa dayanarak Türk mahkemesinde tenfize itiraz edebilir.
Tebliğ, İtiraz ve Yargılama Usulü
MÖHUK m.55’e göre, tenfiz istemine ilişkin dilekçe ve duruşma günü karşı tarafa tebliğ edilir.
İstem, basit yargılama usulüne göre incelenir. Karşı taraf, yalnızca:
tenfiz şartlarının bulunmadığını, hükmün tamamen veya kısmen yerine getirilmiş olduğunu, ya da yerine getirmeye engel bir sebep ortaya çıktığını ileri sürerek itiraz edebilir.
Tenfiz Kararının Sonuçları
Mahkeme, MÖHUK m.56 uyarınca ilâmın tamamen, kısmen veya hiç tenfiz edilmemesine karar verebilir.
Tenfiz kararı, yabancı ilâmın altına yazılır ve hâkim tarafından mühürlenip imzalanır.
M.57’ye göre, tenfizine karar verilen yabancı ilâmlar Türk mahkemesi ilâmları gibi icra olunur.
Tenfiz kararının kabulü veya reddine ilişkin kararlar temyiz edilebilir; temyiz, kararın icrasını durdurur.
Tanıma Kavramı
Tanıma, yabancı mahkeme kararının Türkiye’de kesin delil veya kesin hüküm etkisiyle kabul edilmesidir.
Ancak tanımada, tenfizden farklı olarak icra kabiliyeti değil, hukukî bağlayıcılık söz konusudur. Örneğin yabancı bir boşanma kararının tanınması, Türkiye’de tarafların evliliklerinin sona erdiğinin kabul edilmesi anlamına gelir; fakat icra işlemi doğurmaz.
Yabancı İlâmların Kesin Hüküm ve Kesin Delil Etkisi
M.59 hükmüne göre, yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi, o kararın yabancı ülkede kesinleştiği andan itibaren doğar. Bu, tanıma kararı verilmesiyle birlikte Türk hukuk düzeninde de sonuç doğurur.
Sonuç
Yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tanınması ve tenfizi, uluslararası özel hukukta devlet egemenliği ile adaletin etkinliğini dengeleyen temel kurumlar arasındadır. Türk hukukunda MÖHUK’un 50–59. maddeleri, hem bireylerin uluslararası hukuk güvenliğini sağlamayı hem de Türk kamu düzenini korumayı amaçlamaktadır.
Bu çerçevede, tanıma–tenfiz mekanizması, yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de geçerlilik ve icra kabiliyeti kazanmasının temel dayanağını oluşturmaktadır.
YABANCI MAHKEMELERDEN VERİLEN BOŞANMA VE VELAYET KARARLARININ TANINMASI VE TENFİZİ
Uluslararası evliliklerin artmasıyla birlikte, farklı ülkelerde açılan boşanma davaları sonucunda verilen kararların Türkiye’de de geçerli hale getirilmesi ihtiyacı doğmuştur.
Yabancı mahkemeler tarafından verilen boşanma, velayet, nafaka, mal rejimi gibi aile hukuku kararlarının Türkiye’de hüküm ve sonuç doğurabilmesi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) hükümlerine göre tanıma veya tenfiz yoluyla mümkündür.
Tanıma ve Tenfiz Kavramları
a) Tanıma
Tanıma, yabancı mahkeme kararının Türkiye’de kesin hüküm veya kesin delil etkisiyle geçerli sayılmasıdır.
Örneğin yabancı bir mahkemeden verilen boşanma kararı, tanınmadığı sürece Türk nüfus kayıtlarında eşler hâlâ evli görünür. Tanıma kararıyla birlikte, yabancı ilâm Türkiye’de de evlilik bağını sona erdirir.
b) Tenfiz
Tenfiz ise, yabancı mahkeme kararının Türkiye’de icra kabiliyeti kazanması, yani uygulanabilir hale gelmesidir.
Örneğin, yabancı mahkemece verilen nafaka, velayet veya mal paylaşımı gibi icra edilebilir hükümler için tenfiz kararı gerekir.
Yabancı Boşanma Kararının Tanınması
Yabancı mahkeme kararlarının tanınması MÖHUK m.58’de düzenlenmiştir.
Tanıma kararı, yabancı mahkeme ilâmının tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır; ancak karşılıklılık (m.54/a) şartı aranmaz.
Tanıma Şartları
MÖHUK m.54’e göre, tanıma için şu koşulların bulunması gerekir:
Yabancı mahkeme kararı kesinleşmiş olmalıdır.
Karar Türk kamu düzenine aykırı olmamalıdır.
Örneğin, savunma hakkı tanınmadan verilmiş veya Türk aile hukukunun temel ilkelerine açıkça aykırı bir karar tanınmaz.
Karar, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmemelidir.
Boşanma davaları genel olarak münhasır yetki alanına girmez; tanıma mümkündür.
Davalı usulüne uygun şekilde çağrılmış ve savunma hakkı tanınmış olmalıdır.
Velayet Kararlarının Tenfizi
Boşanma kararının tanınması, yalnızca evlilik bağının sona ermesi sonucunu doğurur.
Ancak karar içinde yer alan velayet, iştirak nafakası veya tazminat gibi icra edilebilir hükümler varsa, bunların Türkiye’de geçerli olabilmesi için tenfiz kararı gerekir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
MÖHUK m.51’e göre, tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Yetkili mahkeme ise:
Davalı tarafın Türkiye’deki yerleşim yeri mahkemesi,
Yerleşim yeri yoksa sakin olduğu yer mahkemesi,
Türkiye’de hiçbir bağlantısı yoksa Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden biri olabilir.
Dilekçe ve Eklenecek Belgeler
Tanıma veya tenfiz davası dilekçesine şu belgeler eklenmelidir (MÖHUK m.53):
Yabancı mahkeme kararının onaylı aslı veya onaylı örneği,
Kararın kesinleştiğini gösteren belge,
Her iki belgenin onaylı Türkçe tercümeleri,
Apostil şerhi (Lahey Sözleşmesine taraf ülkeler için),
Tarafların kimlik ve adres bilgileri.
Usul ve İtiraz
Tanıma ve tenfiz davaları basit yargılama usulüne tabidir.
Dilekçe, karşı tarafa tebliğ edilir ve duruşma günü belirlenir.
Davalı, sadece: tenfiz/tanıma şartlarının bulunmadığını, kararın yerine getirilmiş olduğunu,
ya da engel bir sebep doğduğunu ileri sürerek itiraz edebilir (MÖHUK m.55/2).
Tanıma–Tenfiz Kararının Sonuçları
Boşanma kararı tanınırsa, Türk hukukunda da evlilik sona ermiş sayılır ve nüfus kaydı buna göre güncellenir.
Velayet, nafaka, tazminat gibi hükümler için verilen tenfiz kararı, Türk ilâmı gibi icra edilir (MÖHUK m.57).
Temyiz mümkündür ve temyiz icrayı durdurur.







Yorumlar